Bazen hayatın en önemli kararları, bir göz kırpışı kadar küçük ayrıntılarda saklıdır. Gözlerimiz, dünyayı bize armağan eden en kıymetli pencerelerdir. Onlar bulanıklaşmaya başladığında sadece görüntü değil, anılar, yüzler, renkler de silikleşir. İşte tam da bu yüzden, “Katarakt ameliyatı ne zaman yapılmalı?” sorusu sadece bir tıbbi mesele değil, yaşamın merkezine dokunan bir hikâyedir.
Bir Sabahın Sisinde Başlayan Yolculuk
Hasan Bey, 68 yaşında emekli bir mühendis. Hayatını rakamlarla, planlarla, net çizgilerle geçirmiş. Her şeyin bir zamanı, her sorunun bir çözümü olduğunu düşünür.
Eşi Ayşe Hanım ise 64 yaşında, emekli öğretmen. İnsan ilişkilerinde ustadır, empatisi güçlüdür. Onun için hayat, detaylarda ve duygularda gizlidir.
O sabah, Hasan Bey gazeteyi okumaya çalışırken harflerin birbirine karıştığını fark etti. Gözlüğünü sildi, ışığı değiştirdi ama işe yaramadı. “Belki yaşlılıktandır” deyip geçmeye çalıştı. Fakat Ayşe Hanım onun gözlerindeki şaşkınlığı fark etti.
“Hasan, senin gözlerin artık eskisi gibi parlamıyor,” dedi sessizce.
“Ne demek istiyorsun?” diye sordu Hasan Bey, alışkanlığı gereği konuyu çözüm odaklı ele almak isteyerek.
“Bence bir doktora görünme vakti geldi. Bazen bir şeyleri daha fazla ertelemek görmemizi değil, hayatı kaçırmamızı sağlar.”
Katarakt Ameliyatının Zamanı: Sadece Göz Değil, Zaman da Önemli
Katarakt, göz merceğinin bulanıklaşmasıyla ortaya çıkar ve yavaş ilerler. Başlangıçta hafif bulanıklık veya gece ışıklarının rahatsız edici hale gelmesi gibi küçük belirtilerle kendini gösterir.
Birçok insan bu noktada “daha erken” diyerek beklemeyi tercih eder. Oysa gerçek şu ki, ameliyat için doğru zamanı belirleyen tek şey görme keskinliği değil, yaşam kalitesidir.
Hasan’ın Planı: Rakamlarla Düşünmek
Hasan Bey doktor muayenesinde, görme keskinliğinin yüzde 60’a düştüğünü öğrendi. Doktor, “Henüz acil değil ama artık sizi rahatsız ediyorsa ameliyat zamanı gelmiş olabilir,” dediğinde, Hasan hemen hesap yapmaya başladı.
“Araba kullanmam zorlaştı, torunları parktayken onları uzaktan seçemiyorum… Demek ki planlama zamanı.”
Erkeklerin çoğu gibi Hasan da meseleyi stratejik ele alıyordu. Gözlük numarasını değiştirmek çözüm olmamıştı, teknolojiyi araştırdı, ameliyat yöntemlerini karşılaştırdı. Sonuç netti: Gözlerindeki buğunun ardında beklemenin kazandıracağı bir şey yoktu.
Ayşe’nin Bakışı: Kalbin Gözünden Görmek
Ayşe Hanım için mesele bambaşkaydı. O, eşinin artık sabah yürüyüşlerinde gökyüzünün rengini tam seçemediğini, kitap okurken sayfaları hızla çeviremediğini fark ediyordu.
“Hayat beklemiyor, Hasan,” dedi bir akşam sofrada. “O çiçeklerin renklerini yeniden görmek için illa her şeyi kaybetmen gerekmiyor.”
Kadınların empatik yaklaşımı, katarakt gibi yavaş ilerleyen bir rahatsızlıkta önemli bir denge unsuru olabilir. Çünkü bazen ameliyat kararı yalnızca tıbbi değil, duygusal bir eşiğin de aşılması anlamına gelir.
Katarakt Ameliyatı İçin Uygun Zamanı Belirlemenin 4 Altın Kuralı
1. Günlük Yaşam Kalitenizi Değerlendirin
Gazete okumak, araba kullanmak veya dikiş dikmek gibi temel aktivitelerde zorlanıyorsanız, beklemek için bir neden kalmamıştır.
2. Görme Keskinliği Kriterini Aşırı Yüceltmeyin
Görme testi sonuçları bazen sizi yanıltabilir. Yüzde 70 görme hâlâ “iyi” gibi görünse de, eğer ışıklar rahatsız edici hale geldiyse ya da renkleri ayırt etmek zorlaştıysa, zaman gelmiştir.
3. Sağlık Durumunuza Göre Karar Verin
Şeker hastalığı gibi ek rahatsızlıklar varsa, erken müdahale görme kaybı riskini azaltır. Beklemek bazen çözüm değil, risktir.
4. Doktorla Açık İletişim Kurun
Doktorunuza “Ne zaman ameliyat olmalıyım?” diye değil, “Şu anda ameliyat olursam hayatım nasıl değişir?” diye sorun. Bu, zamanlamayı çok daha gerçekçi değerlendirmenizi sağlar.
Karar: Görmenin Değeri Hayatla Ölçülür
Bir yıl sonra Hasan Bey ameliyat oldu. İlk sabah pencereden baktığında gökyüzünün mavisini, ağacın yapraklarındaki canlı yeşili görünce çocuk gibi sevindi.
“Biliyor musun Ayşe,” dedi gülümseyerek, “dünya sandığımdan çok daha güzelmiş.”
Ayşe ise elini tutup gözlerinin içine baktı:
“Ben sana hep söylüyordum… Hayat beklemiyor.”
Sonuç: Gözlerinizi Değil, Hayatı Ertelemeyin
Katarakt ameliyatı bir “son çare” değil, yaşamın renklerini geri kazanma fırsatıdır. Eğer gözleriniz artık sizi yavaşlatıyorsa, torunlarınızın yüzünü seçemiyor, gece yolları bulanık görüyorsanız; artık beklemenin anlamı yok.
Çünkü görmenin değeri, yalnızca netlikte değil, yaşamı yeniden keşfetme cesaretindedir. Ve belki de bugün, o cesareti gösterme zamanıdır.